1988 yılında vücudun neredeyse tamamında oluşan ciddi şişlikler nedeniyle endişelenen ailem beni doktora yetiştiriyor.Hangi doktora gidildiyse alınamayan her sonuç sonrası ailemde oluşan tedirginlik ve korku daha da artıyor. Son olarak gidilen bir doktor penisilin yapıp gönderiyor ancak vücuttaki şişliklerin artması sonucu beni hemen Balcalıya yetiştiriyor ailem. Bir kaç günlük araştırma sonucunda kesin kanaate varılıyor ve tanı konuluyor. Nefrotik Sendrom. Böbrek hastası olmuştum ve tanısı nefrotik sendromdu. ufacık bir çocuktum her şeyden habersizdim. Oyun çağındaydım nerden bilebilirdim ki çileli bir hayatın beni beklediğini. Geçer demişti doktor 15 yaşında geçer. Ama geçmedi. En yakın arkadaşım oldu. Yeri geldi herkes bıraktı beni ama hastalığım bırakmadı. Bu konuda oldukça vefalıdır kendileri :) Tam 12 yıl sürdü Balcalı yolculuğum. bu 12 yılda çok defa tanı konuldu. Yüzlerce ilaç kullandım çoğu ithal ilaçlardı Avrupadan geliyordu. Babam devlet memuruydu da ilaçları alabiliyordu yoksa halimiz nice olurdu.12 yılda 2 defa renal biyopsi yapıldı. nefrotik sendrom, minimal change , mpgn gibi farklı tanılar konuldu. 3. kez biyopsi yapalım dediklerinde benim için Hacettepe günleri başlamış oluyordu. Babam kabul etmemişti oyaladıklarını düşünüyordu ve başka hastaneye gideceğim dedi. Böylelikle tuttuk Hacettepenin yolunu.
Burada da renal biyopsi yapıldı ilk kez geldiğim için. Bu kez Fsgs tanısı konuldu. Önce çocuk nefroloji sonrasında erişkin nefroloji bölümüne devam ettim.Tam 13 yıl oldu. Çok farklı ilaçlar denenmesine rağmen hastalık çetin çıkınca tedaviler de olumsuz oluyordu hep. Böbrek Yetmezliğinin en çetin ceviz tanısı FSGS. Hatta ve hatta nakil sonrası tekrarlayan vakalar bile varmış. Benim için artık diyaliz tedavisi kaçınılmaz duruma gelmişti. Kreatinin 4 lere çıkmış fosfor sürekli yüksek (İlaç desteğine rağmen)bun almış başını gitmişti. Artık diyalize hazırlanma vakti gelmişti. Başıma geleceğini bildiğim ancak neyin nasıl olacağını kestiremediğim bir son gibiydi.Kaçınılmaz son yaklaşıyordu..